S.26

Kara Kağanın elçileri, Batı Elinde iki ay kaldıktan sonra Ötüken’e dönüyorlardı. Tunga Tigin, batı kağanıyla üç defa gizli görüşme yapmış, kendi kağanına götürmek üzere bir de bitik almıştı. Batı Elinde çok büyük konukseverlik görmüşler, Batı Türkleriyle kaynaşmışlardı. Gerek kağan, gerek katun, gerekse beğler hem Kara Kağan’la İ-çing Katun’a hem de kendilerine çok büyük hediyeler vermişlerdi. Batıdan Ötüken’e, bir çok atlara yüklenmiş değerli hediyeler götürüyorlardı. Fakat Onbaşı Alka’yı, dalgın bakışlı Uygur Alka’yı orada bırakmışlardı.

Kılıçta, güreşte, yüzlerini ak eden Yüzbaşı Bögü Alp’ın değeri aralarında değeri artmıştı. Tunga Tigin de yarışı kazanan Onbaşı Yağmur’a iyi koşumlu güzel bir at bağışlamıştı. At uşağı Yumru, yine yan yana gittiği Gümüş’e at çatlatmamış olsaydı Bögü Alp’ın mutlaka yarışı da kazanacak olduğunu söylüyor, Gümüş ise Alka ile Yağmur’a yetişmesine imkân olmadığını, ancak üçüncü gelebileceğini ileri sürüyordu.

Aylı bir gecede, konaklamış oldukları su başında dinleniyorlardı. Tunga Tigin, Işbara Alp otlara bağdaş kurmuşlar, konuşuyorlardı. Konu Ötüken’le Batı Elinin ölçüştürülmesi, iki Türk kağanının birleşmesi ve Ötüken’in bu yıllarda çekmekte olduğu sıkıntı ve yoksukluktu. Söz döne dolaşa kendi evlerine geldi. Sonra bir aralık, Tunga Tigin’in bir sorusu üzerine Işbara Alp kendi onbaşılarını anlatmağa koyuldu. Onların erdemlerini birer birer saydıktan sonra: “Ben Onbaşı Pars’ı ötekilerden üstün görürüm. Uslu erdir. İyi düşünür” dedi. Tunga Tigin’le Bögü Alp aynı zamanda “Onbaşı Pars mı” diye sordular.

Onbaşı Pars adı Tunga Tigin’i de, Bögü Alp’ı da çok ilgilendirmişti. Tunga Tigin, Şen-king’le vuruşan Pars’ın adını işitmişti. Bögü Alp ise, Kıraç Ata’nın yanından dönerken gördüğü dört atlıyı ve onların arasındaki Onbaşı Pars’ı hatırlamıştı. Tulu Han’ın yanından gelen bu dört kişiden birinin Çinli olduğunu yüzbaşının aklına gelince, yeniden, içini bir kurdun kemirmekte olduğunu duydu. Beyninden yıldırım hızıyla düşünceler geçiyordu. Şu işi Tunga Tigin’le Işbara Alp’a açmalı mı, açmamalı mı? Buna karar veremiyordu. Açmanın doğru olacağını bildiği halde içinden gelen bir ses ona açmamasını buyuruyor, bundan da Bögü Alp bunlanıyordu:

- Binbaşı! Bu Onbaşı Pars’a güvenin çok mudur?” diye sordu.

Işbara Alp böyle bir soru ile karşılaşacağını hiç düşünmemişti:

- “Güvenim çoktur. Ötüken’e dönünceye kadar evimi Onbaşı Pars’a ısmarladım” diye cevap verdi.

Arada bir sessizlik oldu. Sonra Işbara Alp birdenbire aklına bir şey gelmiş gibi sordu:

- Onbaşı Pars’ı tanır mısın?
- Bir defa uzaktan gördüm.

Bögü Alp düşünüyordu: Acaba Tulu Han, Kara Kağan’a karşı bir isyan mı hazırlıyordu? Onbaşı Pars, Işbara Alp’ın buyruğunda olduğuna göre acaba Işbara Alp da bu işin içinde mi idi? Tulu Han böylece tuğ kaldırırsa acaba iyi mi olurdu, kötü mü? Şu Çinli İ-çing Katun’la Şen-king, Kara Kağan’ı yanlış yola doğru yürüttükleri için acaba Tulu Han tarafını tutmak Ötüken için yerinde olmaz mıydı?

Sonra birdenbire Kıraç Ata’nın sözlerini hatırladı. Kıraç Ata “Kara Kağan’ı tasa öldürecek” demişti. Bögü Alp başını göğe kaldırdı. Kıraç Ata’yı yeniden görüyor gibiydi. 1300 yıl sonra dirileceksiniz demişti. Adınız dünya batıncaya kadar unutulmıyacak demişti. Bir ırmağın kıyısında dövüşeceksiniz demişti. Büyük günler yaklaşıyor demişti.

Bu sözler aklına gelince yüzbaşı heyecanlanır gibi oldu. Sonra birdenbire ötekilere : “Kıraç Ata adını işittiniz mi” diye sordu. Bu sorguya Tunga Tigin evet, Işbara Alp hayır diye cevap verdiler

Sonra, pek uzun bir susma oldu. Üç elçi birbirinden başka şeyler düşünüyorlardı. Üçünün de düşündüğü şeyler kötü şeylerdi. Ayrı yollardan aynı sonuca varıyorlardı. Üçünün de bilmediği tek şey şuydu: Hepsi bu kara düşüncelerde kendisini yalnız sanıyor, arkadaşlarının da beyninden korkunç şeylerin geçtiğini bilmiyordu. Susuyorlardı. Güzel aya, parlak yıldızlara hiç bakmıyorlardı. İleriye dalmış olan gözlerinin de bir şey gördüğü yoktu. Yalnız düşünüyorlardı. Nöbetçi olan onbaşı ve erlerden başkaları ise otlara uzanmışlar, uyuyorlardı. Yan yana uzanmış olan Yumru ve Gümüş, batı kağanı önünde yapılan oyunlar için uzun uzun konuşmuşlar, yorularak dalmışlardı. Bir aralık Yumru gözlerini yarı açarak Gümüş’e döndü:

- “At çatlamasaydı Yüzbaşı Bögü Alp birinci gelecekti” dedi.

Gümüş hafif uykusu arasında bu sözleri duymuştu. Gözlerini açmadan cevap verdi:

- Hayır! Atı çatlamasaydı Yağmur’la Alka’dan sonra üçüncü gelirdi..